Temel seyahate çıkar. Uzun süre evinden ayrı, o kent senin, bu kent benim gezer... Bir akşam küçük bir otele gelir, odasına yerleşir ve resepsiyonun numarasını çevirir. Karşı taraftaki telefonu otelin sahibi açar. Temel gayet rahat bakkaldan ekmek ister gibi:
- Bana bir fahişe bulup gönderin! der ve telefonu kapatır.
Otelin sahibi çok şaşırır. Yanında duran karısına döner:
- Demin gelen müşteri kadın istiyor...
Otel sahibinin karısı öfkeden deliye döner:
- Terbiyesiz! Densiz adam! Ne zannediyor bizim oteli! Hemen git o müşteriye ağzının payını ver!
Otel sahibinin, müşteriye ağzının payını verme fikri pek sıcak gelmez:
- Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik eder, başım derde girer...
Kadın eşinin bu yanıtına daha da sinirlenir:
- Sen gitmezsen, ben gider söylerim!
Ve hışımla merdivenlere yönelip Temel'in ağzının payını vermeye odasına giderken, kocası aşağıda beklemeyi yeğler.. Yukarda patırtı, gürültü derken onbeş, yirmi dakika sonra Temel üstü başı yırtık aşağıya iner. Soluğu otelin sahibinin yanında alır ve ona güzelce çemkirir:
- Ula ne biçim kadin göndermişsin! İstemiyorum diye tutturdu, becerene kadar anam ağladı!
.