14 Ekim 2010 Perşembe

Padişah

Padişah birgün bir ferman yayınlayarak o haftaki cuma namazında orada yaşayan herkesin bulunmasını zorunlu kılmış. Dört bir yana haber salınmış ve cuma vakti gelmiş. Bizim Temel dışında bütün ahali cumaya katılmış. Ertesi gün Padişah Sadrazamı yanına çağırıp sormuş:

- Dünkü cumaya ahaliden katılmayan var mı ?
- Evet efendim, bir kişi katılmadı. Temel diye bir adam.
- Tez getirin o deyyusu karşıma!

Temel'i bulup yaka paça padişahın huzuruna çıkarmışlar. Padişah, Temel ve Sadrazam yalnız kaldığında Padişah sormuş;

- Söyle bakalım neden gelmedin dünkü cuma namazına ?
- Çok önemli bir işim vardı Padişahım.
- Hım demek önemli bir işin vardı. Öyleyse sana ölmeden önce üç dilek hakkı tanıyorum. Söyle bakalım ilk dileğini.
- Yok Padişahım bence siz beni direk öldürün.
- Çabuk dile lan deyyus, adamı çileden çıkartma!
- Peki. Ee şey Padişahım... Ben Sadrazamın karısına hastayım, ölmeden önce onunla yatmayı çok isterim.

Tabi bunu duyan Sadrazam şiddetle karşı çıkmasına rağmen, Padişahın "Boşver, takma kafana... Nasıl olsa ölecek." sözünden sonra razı olmuş. Ardından sıra ikinci dileğe gelmiş;

- Ee şey Padişahım, ben sizin karınıza da hastayım, ölmeden önce onunla da...
- Ne diyorsun sen bre deyyus!

Tabii bu kez de Sadrazam telkinde bulunmuş, Padişahı ikna etmiş. Temel Padişahın karısıyla da yattıktan sonra sıra gelmiş üçüncü dileğe;

- Şu üçüncü dileğini söyle de bitirelim artık şu işi.
- Yok Padişahım söylemeyeyim... İlk ikisini söyledim ama bunu nasıl söylerim bilmiyorum.

İlk ikisinden daha kötü ne olabilir ki diye düşünen Padişah kızarak;

- Söyle, yoksa işkence yaptırırım yine söyletirim.
- Peki efendim... Ben Sadrazam ile size de hastayım.

Kısa bir sessizliğin ardından, Sadrazam :
- Padişahım, ben sanki Temel'i namazda gördüm gibi hatırlıyorum.

Padisah :
- Nasıl hatırlamazsın lan eşşoğlu eşek yanımda oturuyordu.!
.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder